“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
89 - *A'DASININ TASDİKİYLE EN
MÜKEMMEL* *(A.S.M)*
Anlamı: Düşmanlarının da doğrulaması,
onaylamasıyla en tamam, en olgun, hakikati itibariyle noksandan uzak,
mazhariyet-i azimesi ile eksiklikten beri, korunmuş, kemal bulmuş, mükemmelliğe
erdirilmiş, çok iyi olan Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm.
On dokuzuncu asrın ve Amerika kıt’asının en meşhur
filozofu Mister Carlyle, en yüksek sadasıyla, çekinmeyerek, filozoflara ve
Hıristiyan âlimlerine neşriyatıyla bağırarak böyle diyor, eserlerinde şöyle
yazmış:
"İslâmiyet gayet parlak bir
ateş gibi doğdu. Sair dinleri kuru ağacın dalları gibi yuttu. Hem bu yutmak İslâmiyetin hakkı imiş. Çünkü sair
dinler-fakat Kur’ân’ın tasdikine mazhar olmayan kısmı-hiç hükmündedir."
Hem Mister Carlyle yine diyor:
"En evvel kulak verilecek
sözlerin en lâyıkı Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselâm) sözüdür. Çünkü, hakikî
söz, onun sözleridir." ….Arabi Hutbe-i
Şamiye Eserinin Tercümesinden
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
*Bütün ümmet
hattâ düşmanları da dâhil olduğu halde icmâ etmişler ki, bütün ahlâk-ı haseneye
câmidir*…….. Şuâât
(Marifetü'n-Nebi)
…Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü
vesselâm kendi kendine güneş gibi bir burhandır.
Ve keza, o Zâtın (a.s.m.) dört
yaşından kırk yaşına kadar geçirmiş olduğu gençlik devresinde bir hilesi, bir
hıyaneti görülmemiş ve bir yalanı işitilmemiştir. Eğer o Zâtın yaratılışında,
tabiatında bir fenalık, bir kötülük hissi ve meyli olmuş olsaydı, behemehal
gençlik saikasıyla dışarıya verecekti. Halbuki bütün yaşını, ömrünü kemal-i
istikametle, metanetle, iffetle, bir ıttırad ve intizam üzerine geçirmiş,
düşmanları bile hileye işaret eden bir halini görmemişlerdir…İşârâtü’l-İ’caz
… Evet, o Zâtın bütün âsârı, sîretleri, tarihçe-i hayatı ve sair ahvâli, onun
pek büyük, azîm ve ahlâk sahibi olduğuna şehadet ediyorlar. Hattâ düşmanları
bile onun ahlâkça pek yüksekliğinden dolayı kendisini
"Muhammedü'l-Emîn" ile lâkaplandırmışlardır…. İşârâtü’l-İ’caz
…Evet, madem dost ve düşmanın
ittifakıyla, zât-ı Ahmediye (a.s.m.) mehâsin-i ahlâkın en yüksek mertebelerine
mazhardır. Ve madem bil'ittifak nev-i beşer içinde en meşhur ve mümtaz bir
şahsiyettir. Ve madem, binler mucizâtın delâletiyle ve teşkil ettiği âlem-i
İslâmiyetin ve kemâlâtının şehadetiyle ve mübelliğ ve tercüman olduğu Kur'ân-ı
Hakîmin hakaikinin tasdikiyle, en mükemmel bir insan-ı kâmil ve bir mürşid-i
ekmeldir. Ve madem semere-i ittibâıyla milyonlar ehl-i kemal, merâtib-i
kemâlâtta terakki edip saadet-i dâreyne vâsıl olmuşlardır. Elbette o zâtın
sünneti, harekâtı, iktidâ edilecek en güzel nümunelerdir ve takip edilecek en
sağlam rehberlerdir ve düstur ittihaz edilecek en muhkem kanunlardır. Bahtiyar
odur ki, bu ittibâ-ı Sünnette hissesi ziyade ola. Sünnete ittibâ etmeyen,
tembellik ederse hasâret-i azîme, ehemmiyetsiz görürse cinayet-i azîme,
tekzibini işmam eden tenkit ise dalâlet-i azîmedir…Lem’alar
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN/SIFATTAN HİSSEMİZ;*
*Evet, meşhurdur ki: "En kat’î fazilet odur ki, düşmanları dahi o faziletin tasdikine şehadet etsin*