“
Bismillâhirrahmânirrahim..”
12 - HÂTEM-ÜL ENBİYA (A.S.M)
Anlamı: Peygamberlerin en sonuncusu olan Hz. Muhammed (A.S.M.)
Muhammed (aleyhisselâm) sizin yetişkin erkeklerinizden
hiçbirinin babası değildir. Fakat O, Allah'ın Resûlü(peygamberi) ve
Hâtem-ül-enbiyâdır (son Peygamberdir). Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Ahzâb
sûresi: 40)
“Resulüm! Gecenin bir kısmında kalkıp, sana mahsus bir
nafile olmak üzere namaz kıl. Artık Rabbinin seni Makam-ı Mahmud’a tayin
etmesini bekleyebilirsin.” (İsra, 17/79)
“Ey Nebi! Muhakkak ki, biz seni bir şahid, bir müjdeci, bir
uyarıcı, kendisinin izniyle Allah'a davet edici ve aydınlatıcı bir güneş/sirac
olarak gönderdik.” (Ahzab, 33/45-46)
BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;
“Şüphesiz benimle diğer peygamberlerin durumu şu misale
benzer: Adamın biri bir saray yapmış, onu güzelleştirip mükemmel bir şekilde
tamamlamış, fakat bir tuğla yeri boş kalmıştır. Herkes gelip bu saraya giriyor
ve ona hayran kalıyor ve: ‘Şu boş kalan tuğla yeri olmasa, bu köşke diyecek
yok!’ diyorlar. İşte ben o köşkü tamamlayan tuğlayım.” Hz. Muhammed A.S.M
“Ben altı şeyle diğer peygamberlerden üstün kılındım: Az
sözle çok şey ifade etme kabiliyeti bana verildi. Düşmanın kalbine korku
salınarak zafere ulaşmam sağlandı. Savaştan alınan ganimetler bana helal
kılındı. Bütün yeryüzü benim için temiz bir mekân ve bir mescit kılındı. Ben
bütün insanlara peygamber gönderildim. Peygamberler zinciri benimle son buldu.”
Hz. Muhammed A.S.M
“Allah’ın gönderdiği peygamberlerden her birine mutlaka
insanların onun gibi bir şeyi görmekle imana geldiği bir mucize vermiştir.
Ancak bana verilen mucize ise onlardan farklı olarak Allah’ın bana gönderdiği
bir vahiydir. Bu yüzden kıyamet günü, onların hepsinden daha fazla tabileri
(uyanları) bulunan bir peygamber olacağımı ümit ediyorum.” Hz. Muhammed A.S.M
“Ben kıyamet günü
Âdem neslinin efendisiyim. Livaü’l-hamd sancağı benim elimdedir. Fakat asla
gururlanma olmaz. O Âdem ve ondan sonra gelen bütün peygamberler benim sancağım
altındadır. Ve kabri ilk açılacak olan da benim. Fakat asla gururlanma yoktur.”
Hz. Muhammed A.S.M
……….. Öyle de, anlaşılıyor ki, bütün devâir-i saltanat-ı
İlâhiyede, melekten tut, tâ sineğe ve örümceğe kadar herbir taife onu tanır ve
bilir veya bildirilir. Demek, Hâtemü’l-Enbiyâ ve Resulü Rabbi’l-Âlemîndir. Ve
umum Enbiyanın fevkinde, risaletinin şümulü var…Mektubat
………. Madem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm
Hâtemü’l-Enbiyadır, bütün Enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının
başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz….Mektubat
SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİM/SIFATTAN HİSSEMİZ;
Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var:
Birisi şu kitab-ı kâinattır ki, bir nebze şehadetini on üç Lem’a ile Arabî Nur
Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i
kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Birisi de Kur’ân-ı
Azîmüşşandır.*ŞİMDİ, ŞU İKİNCİ BURHAN-I NÂTIKI OLAN HÂTEMÜ’L-ENBİYÂ
ALEYHİSSALÂTÜ VESSELÂMI TANIMALIYIZ, DİNLEMELİYİZ.*
Evet, o burhanın şahs-ı mânevîsine bak:
Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrap, Medine bir minber;
o burhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imana
imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün
enbiya ve evliyadan mürekkep bir halka-i zikrin serzâkiri………Sözler /On
Dokuzuncu Söz