19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EŞ-ŞEKÛR

 EŞ-ŞEKÛR ( konu çok geniş olduğundan hulasa notlar şeklinde ele alınacaktır. İnşaallah Rabbimiz mahiyeti ile ilgili etraflı talim için gayretlerimizi arttırsın. Bu esmadaki marziyatına bizi layık eylesin ..Âmîn)

ANLAMI: Emrine muti, nehyettiklerinden çekinen ibadının yaptıkları kulluk fiillerine ve helal çalışma ve gayretlerine maddi manevi karşılık ve ecirleri ziyadesiyle bol bol lütfeden, şükreden kullarına bereketler ve külli nimetler ile mukabele eden mükâfatlar veren anlamına gelmektedir.

“Eğer Allah’a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr’dur, Halîm’dir.” (Teğâbün Sûresi, 64/17)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Rabbimizin lütfettiği nimetleri tefekkür etmek ve şükürler ile mukabelede bulunmak en önemli kulluk vazifelerimizdendir. Eğer bu vazife ihmal edilirse insan nankörlük damgasını yer Allah muhafaza etsin.

Bu geniş konu ile ilgili bağlantılarımızı ve bize taalluk eden irtibat noktalarının mahiyetini aşağıda atıf yapılan dersten talim etmek çok isabetli olacaktır İnşaallah..

Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Beşinci Risale olan Beşinci Mesele Şükür Risaleside ;

“Hâlâ şükretmezler mi?” Yâsin Sûresi, 36:35, 73. “Şükredenleri elbette mükâfatlandıracağız.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:145. “Şükrederseniz nimetimi elbette arttırırım.” İbrahim Sûresi, 14:7. “Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.” Zümer Sûresi, 39:66…………… gibi âyetlerle gösteriyor ki, Hâlık-ı Rahmân‘ın, ibâdından istediği en mühim iş şükürdür. Furkan-ı Hakîmde gayet ehemmiyetle şükre davet eder. Ve şükür etmemekliği, nimetleri tekzip ve inkâr suretinde gösterip, “Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz?” Rahmân Sûresi, 55:13 vd. fermanıyla, Sûre-i Rahmân’da şiddetli ve dehşetli bir surette otuz bir defa şu âyetle tehdit ediyor, şükürsüzlüğün bir tekzip ve inkâr olduğunu gösteriyor. Evet, Kur’ân-ı Hakîm, nasıl ki şükrü netice-i hilkat gösteriyor………….(konun ilgili yerden okunması önemle tavsiye edilir)

Bununla birlikte şükre sebep olan nimetler o kadar çoktur ve o kadar kıymetlidir ki Rabbimiz birçok konuda bizi ayetleri ile ve kader programında bulunan kanunların işleyişi ile ikaz eder ve şükrün ehemmiyetine dikkat çeker. Çünkü muhtevi olduğu hakikat noktasında hayatın merkezi mutlak şükrü iktiza eden ikramlar, lütuflarla doludur. İnsanın bu nimetlerin farkında olması onu aziz kılar. Hakkında birçok ihsana ulaşmasında vesile olur. Yukarıdaki ders atfında Üstadımızın ifade ettiği vecihle; Hâlık-ı Rahmân‘ın, ibâdından istediği en mühim iş şükürdür. Furkan-ı Hakîmde gayet ehemmiyetle şükre davet eder……………

Bakara sûresi (2), 158: "...Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah Şâkir'dir (iyiliğin karşılığını kat kat verendir), o Alîm'dir (her şeyi bilendir).

Bakara sûresi (2), 152: "O halde Beni anın, Ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin."

Enfâl sûresi (8), 26: "Düşünün ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azınlıktınız. İnsanların sizi tutup kapmasından korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barındırdı ve sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi ve şükretmeniz için temizlerinden rızık verdi."

İbrâhîm sûresi (14), 7: "Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir."

A'râf sûresi (7), 10: "Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!"

Mü'minûn sûresi (23), 78: "Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz!"

Neml sûresi (27), 73: "Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler."

El hasıl; nimet ve rahmeti ilahiyenin fiyatı, şükürdür.( Emirdağ Lahikası) buyurulduğu üzere, şükürsüzlük tüm yaratılış gayesi ve hayat ahengi bozan bir zehir gibidir. Bu nedenle mazhar olunan maddi manevi nimetlere şükür ile mukabele etmek yaratılış vazifemizdir. Bu vazife bu esma ile aramızdaki irtibatı lehimizde tesis eder mahiyettedir. Çünkü nimetlere şükürle verilen karşılık sonsuz nimetlerin kapısını açacak bereketli bir anahtardır.


BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Beşinci Kelime

“Lehülhamd” Yani, hamd ve senâ, medih ve minnet Ona mahsustur, Ona lâyıktır. Demek nimetler Onundur ve Onun hazinesinden çıkar. Hazine ise daimîdir. İşte şu kelime şöyle müjde verip diyor ki:

Ey insan! Nimetin zevâlinden elem çekme. Çünkü rahmet hazinesi tükenmez. Ve lezzetin zevâlini düşünüp o elemden feryad etme. Çünkü o nimet meyvesi, bir rahmet-i bînihayenin semeresidir. Ağacı bâki ise, meyve gitse de yerine gelen var. Nimetin lezzeti içinde, o lezzetten yüz derece daha ziyade lezzetli bir iltifat-ı rahmeti hamd ile düşünüp, lezzeti, birden yüz derece yapabilirsin. Nasıl ki, bir padişah-ı zîşânın sana hediye ettiği bir elma lezzeti içinde, yüz, belki bin elmanın lezzetinin fevkinde, bir iltifat-ı şahane lezzetini sana ihsas ve ihsan eder. Öyle de,  “Lehülhamd”  kelimesiyle, yani hamd ve şükürle, yani nimetten in’âmı hissetmekle, yani Mün’imi tanımakla ve in’âmı düşünmekle, yani Onun rahmetinin iltifatını ve şefkatinin teveccühünü ve in’âmının devamını düşünmekle, nimetten bin derece daha leziz, mânevî bir lezzet kapısını sana açar….Mektubat

Özetle Allah sonsuz nimetler sahibidir. Ve nimetlerin maliki olduğu gayet bedihi bir şekilde görülmektedir. Maddi manevi yarattığı her nimet muhataplarının gerek üzerlerinde, gerek istidatlarında, gerek ihtiyaçlarında gerekse umutlarında izlenmektedir…

Örneğin; Allah CC maddi nimetlerini tartabilecek cihazatı insanlara, göz, kulak, burun, dil ve vücut donanımı olarak uygun bir şekilde vermiştir. Manevi nimetleri için ise, akıl, kalp, vicdan, his gibi onlarca latifeyi hayatlandırarak iman ve şuur sahiplerine bu külli ihsan ile tefekkür ve şükrün geniş kapısını açmıştır. Ve tüm bu letaife uygun nimetleri, ilim, islâm, iman, marifet, yakin, şuur, idrak, muhabbetin vd.  mahiyetlerine yerleştirmiştir.

Ayrıca; Allah CC nimetlerine şükürle mukabele eden kullarına, memnuniyeti izhar eden bolluk, bereket, huzur, emniyet, af gibi nimetleri ile karşılık vererek kutlu bir alışverişin yolunu açmıştır.

“Fıtrat-ı beşeriyede cemâle karşı bir muhabbet ve kemâle karşı perestiş etmek ve ihsana karşı sevmek vardır. ”Bediüzzaman

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle Allah’ın CC verdiği nimetleri şükür ve kanaat ile karşılamak ve gerek kendine gerek ebnayı cinsine gerekse sair mahlûkata verilen nimetleri tefekkür ederek bir nevi halifelik şuurunu elde etmelidir. Nazar-ı dikkatini nefsin ülfetinden ve gafletinden kurtararak uzak yakın, iç dış niamı ilahiyeye farkındalık oluşturarak istidat ve kabiliyetine genişlik kazandırmalıdır.

“İ’lem eyyühe’l-aziz! Sem’, basar, hava, su gibi umumi nimetler daha ehemmiyetli, daha kıymetli olduklarına nazaran, hususi, şahsi nimetlerden kat kat fazla şükre istihkak ve liyakatleri vardır. Binaenaleyh, o gibi umumi nimetlere karşı nankörlük edip şükran etmemek, en büyük küfran-ı nimet sayılır.

Hal bu merkezde iken, bazı insanlar şahıslarına ait hususi nimetlere karşı Allah’a şükrederlerse de, şu umumi nimetler onlara şümulü yokmuş gibi, fikirlerine bile gelmiyor. Hâlbuki en büyük nimet, amm ve daimi olan nimetlerdir.” Mesnevi-i Nuriye

Bununla birlikte,

Allah’ın CC verdiği veya vermediği maddi ve manevi nimetlerine şükürle mukabele ederken, her birini kendine uygun bir şekilde meşru dairede muhafaza etmekle çok önemlidir.

Her şeyin iyisine bak kaidesi nazarına sahip olmak, şükürde devamlılığı temin edecek bir hakikatlı nazar olduğundan bu bakış açısını meleke haline getirmek de ayrıca çok değeri olan bir kazanımdır.

Cemiyet hayatında nezaket ve letafet sahibi olmak, iyiliklere teşekkürle mukabele etmek, Allah’a CC şükür edebilmenin de estetiğini kazanmak için önemlidir….“İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a (c.c) da şükretmez”…Hz.Muhammed A.S.M

Yine bununla birlikte kendine ihsan edilenlerden ihsanda bulunmak, şükre vesile olmak ayrıca kazanılacak ulvi neticelerdendir.


.