18.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / ES-SABÛR

ES-SABÛR

ANLAMI: Çok sabırlı olan, günahkâr, kusurlu kullarını cezalandırmakta acele etmeyen, muktedir olduğu halde azabı tehir edip fırsat verendir…

“Eğer Allah (c.c) zulümleri sebebiyle insanları hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde canlılardan hiçbir şey bırakmazdı, ancak onları belirli bir süreye kadar ertelemektedir.” (Nahl /61)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Bu isimle ne kadar çok muhatap olduğumuzu düşünebilsek ve muhtemelen ne kadar bu ismin tecellisine muhtaç olduğumuzu anlayabilsek, muhtemelen şükründen acizliğimizi ilan ederiz.

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- Asra yemin olsun ki,

2- İnsan mutlaka ziyandadır.

3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır….Asr Suresi

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

“İşittiği ezaya Allah’tan (c.c) daha sabırlı hiç kimse yoktur. Çünkü ona çocuk isnad ederler O ise onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder.” Hz. Muhammed A.S.M

“Ey Muhammed (s.a.v), sakın Allah’ı (c.c) zulmedenlerin yaptıklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.” (İbrahim /42)

O Kullarını hemen cezalandırmaz. Onlara iyilik ve dönüş için zaman verir. Mutlak hayrı gözetir. İmtihan olan kullarına sabrı öğretir.

"Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir." (Bakara sûresi / 153)

"And olsun ki sizi, biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri." (Bakara sûresi / 155)

"Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'tan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz." (Âl-i İmrân sûresi / 200)

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

“Ben kederimi, hüznümü yalnızca Allah’a (c.c) şikayet ediyorum.” (Yusuf /86) dedi. 

“Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: «Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?» dedi. Çocuk da: «Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın» dedi.” (Saffat/102)

(Ey Habîbim!) Eyyûb’ü de (an)! Hani Rabbine: 'Zarar gerçekten bana dokundu; sen merhametlilerin en merhametlisisin' diye nidâ etmişti. (Enbiya/83)

Evet,

“Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: taat üstünde sabırdır. Birisi: masiyetten sabırdır. Diğeri: musibete karşı sabırdır.”(Sözler)

Rabbimiz bu üç sabra cümlemizi muvaffak kılsın..

"... Öyle de bir insan hiçlikten vücuda gelip, taş olmayarak, ağaç olmayıp, hayvan kalmayarak, insan olup, Müslüman olarak, çok zaman sıhhat ve âfiyet görüp yüksek bir derece-i nimet kazandığı halde, bazı arızalarla, sıhhat ve âfiyet gibi bazı nimetlere lâyık olmadığı veya sû-i ihtiyarıyla veya sû-i istimaliyle elinden kaçırdığı veyahut eli yetişmediği için şekvâ etmek, sabırsızlık göstermek, 'Aman, ne yaptım böyle başıma geldi?' diye rububiyet-i İlâhiyeyi tenkit etmek gibi bir hâlet, maddî hastalıktan daha musibetli, mânevî bir hastalıktır. Kırılmış elle döğüşmek gibi, şikâyetiyle hastalığını ziyadeleştirir."……..Lem’alar

.