19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-VEDÛD

EL-VEDÛD

ANLAMI: Yarattığı mahlûkatını kendine uygun bir hasiyet ile seven, kulları için mutlak hayır isteyen, İhlaslı kullarına şefkatli, sevgili olan, nimetler veren, zararlı şeyleri uzaklaştıran ve kendi sevgisini onlara ihsan ve ihsas eden, çok sevilmeye layık olan anlamına gelmektedir.

"Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe ile yönelin. Şüphesiz ki, benim Rabbim Rahîm (çok merhametli)dir, Vedûd'dur (mü'minleri çok sevendir)." (Hûd sûresi 11 / 90)

“(Rabbin), ilk olarak yaratan ve tekrar diriltendir.O, Ğafur ve Vedûd’dur.” (Bürûc Sûresi, 85/14)

 BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

…Muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır, hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan kâinatın en câmi bir meyvesi olduğu için, kâinatı istilâ edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine derc edilmiştir. (Sözler)

Evet,

Öncelikle Allah’ın C.C sanatı olmak. Sanatını sevmesi geneli ile mahlûku olarak bu durumun muhatabiyetinde bulunmakla beraber, Onun, hali ve akıbeti hayır ve çok şerefli olan nitelikli sevmesinin mazharı olmak için, birçok ayet-i kerime de kendi buyurduğu noktalara dikkat etmek lazım şöyle ki;

Allah C.C Muhsinleri (Allah'ı görüyor gibi ibadet edenleri ve yaşayanları, güzel davranışta bulunanları), Tevbe edenleri, Temizlenenleri, Müttakileri, Sabredenleri, Tevekkül edenleri, Âdil olanları sever…

Dolayısıyla Allah’ın sevgisi ve ebede kadar sürecek ve ebediyen devam edecek olan devamlılığı için yukarıda söz ettiğimiz her biri sevilmeye neden ahlâk güzelliğinin başlığı olan konulardaki nitelikleri kazanmak çok çok önemlidir. Bu sebeple de emrolunduğu gibi doğruluk üzerinde olmak suretiyle, her fiilimizde onun rıza ve sevgisini gözetmek hassasiyetini kazanmalıyız.

*... insan için en mühim, âli maksat, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine mazhar olmasıdır...Lem'alar..*

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Aşağıda nakledeceğimiz hülasa bölüm İnşaallah bu konuyu özetlemek için ziyadesi ile kâfidir. Rabbimizi anlamayı ve istifade etmeyi nasip etsin. Âmin

“…Cenâb-ı Hakkın bütün kemâlâtı ve Esmâ-i Hüsnâsının bütün merâtipleri ve bütün faziletleri hakikî kemâlât olduklarından, bizzat sevilirler; mahbûbetün lizâtihâdırlar. Mahbub-u Bilhak ve Habîb-i Hakikî olan Zât-ı Zülcelâl, hakikî olan kemâlâtını ve sıfât ve esmâsının güzelliklerini kendine lâyık bir tarzda sever, muhabbet eder. Hem o kemâlâtın mazharları, aynaları olan san'atını ve masnuatını ve mahlûkatının mehâsinini sever, muhabbet eder. Enbiyasını ve evliyasını, hususan Seyyidü'l-Mürselîn ve Sultanü'l-Evliya olan Habîb-i Ekremini sever. Yani, kendi cemâlini sevmesiyle, o cemâlin aynası olan Habîbini sever. Ve kendi esmâsını sevmesiyle, o esmânın mazhar-ı câmii ve zîşuuru olan o Habîbini ve ihvânını sever. Ve san'atını sevmesiyle, o san'atın dellâl ve teşhircisi olan o Habîbini ve emsalini sever. Ve masnuatını sevmesiyle, o masnuata karşı 'Maşaallah, bârekâllah, ne kadar güzel yapılmışlar!' diyen ve takdir eden ve istihsan eden o Habîbini ve onun arkasında olanları sever. Ve mahlûkatının mehâsinini sevmesiyle, o mehâsin-i ahlâkın umumunu câmi olan o Habîb-i Ekremini ve onun etbâ ve ihvânını sever, muhabbet eder." Sözler…

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Bu isimden kazanım elde etmenin birkaç açıdan bakılır yönleri vardır. Öncelikle;

Kendisi için istediğini başkaları için de isteteme niteliğine ve İsar hasleti denilen, başkasının nefsini kendisine tercih edenler bu ismin mutlak mazharlarıdır.

İkinci olarak; İnanan din kardeşlerine karşı, sevgi ve iyilik üzerinde kalmak ve kendinden insanları uzaklaştıracak hareketlerden kaçınmak, başkalarının güven içinde kendisine yanaşabilmesini temin edecek muhabbet ve tevazuu göstererek ulaşılabilir bir noktada kalmaktır.

Üçüncü olarak, Ayinedar olduğu mehasin ile ve mazhar olduğu sevilmek nimetiyle, “Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin” Hadisi Muktezasınca, Allah’a C.C ait değerlerin ve nimetlerin naşiri olmak, Peygamberini A.S.M,peygamberlerini  A.S sevmek, Ona benzeyenlere muhabbet etmek ve onların sevilmesi için meziyetlerinin, emeklerinin, hizmetlerinin dellalı olmak için akla, mantığa uygun davranmak, “Müjdeleyin korkutmayın, zorlaştırmayın kolaylaştırın. Prensibine bağlı kalmak lazımdır ve çok önemlidir.

Ve asla unutulmamalı ki Allah’ın kulunu sevmedeki en özel ve kesin ölçüsü aşağıdaki ayettir ;

De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır. Âl-i İmrân Suresi / 31…. On Birinci Lem'a. Mirkatü's-Sünne ve Tiryaku Marazı'l-Bid'a risalesinin okunması tavsiye edilir.

Sonuç olarak insan kalbinde imani ve islami değerler karşı bir ilgi ve muhabbet hissediyor ve bunun muhalifi olan konulara karşı bir çekinme ve nefret hissediyorsa bu insan istidadınca bu isme mazhar olmuştur.Ancak takva ve ameli salih ile sünnet-i seniyeye müraatı ile kendini muhabbetin kemaline doğru çıkaracak bir sevimli vaziyet almalıdır.

*Ve yine unutulmamalıdır ki;Rabbimizi isim ve sıfatları ile tanımaya çalışmak müeessir bir muhabbet sebebidir İnşaallah....*

Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor:

“Davud Aleyhisselam şöyle dua ederdi:

“Allahım, Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım, Sen’in sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha ileri kıl.” (Tirmizi, Deavat, 73, Tefsirü’l Kur’an, 39)

Bu hadisin bir başka rivayetinde de Rasulullah’ın şöyle dua ettiği bildirilmiştir:

“Allâh’ım! Beni, Sen’in muhabbetinle ve sevgisi Sen’in katında fayda verecek olan kimsenin muhabbetiyle rızıklandır. Allâh’ım! Bana ihsân ettiğin ve benim de kendilerini sevdiğim nîmetleri, Sen’in sevdiğin ve râzı olduğun amelleri işleyebilmem husûsunda bir kuvvet kıl.

Allâh’ım! İstediğim hâlde bana vermediğin şeyleri de, zihnimi Sen’in sevdiğin şeylerle meşgul etmeme ve tamâmen Sen’in tâatine yönelmeme bir sebep kıl.” (Tirmizî, Deavât, 73/3491)

Âmîn Âmîn Âmîn


.