19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-VÂSİ’

EL-VÂSİ’

ANLAMI: Bütün sıfatları sonsuz ve sınırsız olan. Geniş rahmetiyle bütün varlıkları kuşatan. Sınırsız ilmi, olmuş ve olacak her şeyi içine alan. İhsanında had olmayan, küçük büyük her şeyin ihtiyacına kâfi gelen, sınırsız imkânlar sahibi, gani olduğunu her yerde, her şeyle gösteren anlamına gelmektedir.

“Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah, Vasi’dir, Alîm’dir.” (Mâide, 5/54)

"Bununla beraber, doğu da Allah'ın, batı da Allah'ındır. Onun için nereye döner, yönelirseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) oradadır. Şüphe yok ki, Allah Vâsi' (rahmeti geniş)dir, her şeyi bilendir." (Bakara sûresi,2 115)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Bu isim Allah’ın sınırsız kuşatıcılığı ile zatı ile ilgilidir. Ancak insanın Rabbini tanıması noktasında benliğine emanet bırakılan ölçüler nezdinde, kendinde bulunan mizancıklarla onun şuunatına bakabilir. Bu bağlamda İnsanın kâinatta alakadar olduğu her şeyin bilgisine ulaşması, sınırlı kabiliyetiyle alakadar olduğu eşyanın mahiyetinin marifetini elde etmesi, bu ismin irade-i cüz-iye üzerine taalluku ile mümkündür. Yani, Münasebettar olduğu âlemi ve ilgilendiği muhteviyatı, VasÎ’ isminin nefsi üzerindeki tecellisinden tezahür eden mahdut kavrayışla idrak eder.

Dolayısıyla insan, bu ismin ihatası altında olan ve yaratılış mahiyetine istidadınca idraki lütfedilen, eşyanın hakikatini anlama da azami istifade için İlminin ziyadeleşmesi talep etmelidir.

"...Rabbim! ilmimi artır" de." (Tâ-Hâ sûresi 20/ 14)

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Sizin ilâhınız yalnızca kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. (Tâhâ 20/98)

Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a dayanırız. (Araf 7/89)

Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ ibret almıyor musunuz? (En’am 6/80)

“O’nun Kürsî’si, bütün gökleri ve yeri kuşatmıştır.” (Bakara, 2/254)

Burada konu ile ilgili olarak paylaşılan ayet-i kerimelerden sadet planında şunu anlıyoruz ki; Cenab-ı Hakk’ın ilmi ve rahmeti her şeyi kuşatır. Her şey ilimi dâhilindedir………… “..Taht-ı saltanatı herşeyi muhittir; ne âsiler hududundan kaçabilirler ve ne de istimdat edenler medetsiz kalırlar."…Lem’alar

Özetle Rabbimizin VasÎ’ isminin hâkimiyet ve ihatasında bir sınır yoktur. Rahmeti, merhameti ile birlikte her şeyi kuşatmıştır. Nihayetsiz ilmi, zenginliği ve kudreti vardır. Ve Allah darlıkları genişletir. Az olanı çoğaltır. İstidatların yetersizliği onun için mani teşkil etmez…

Dolayısıyla Rabbimizin kudretini, hâkimiyetini, mahlûkatını ihatasını sınırlandırıcı fikir ve düşüncelerden uzak durmak, marifet ilmi ile O’nu isim ve sıfatlarının tezahürü ile tanımaya çalışmak ile sağlam bir itikada sahip olmak önemlidir. Çünkü beşeri ölçüler eğer numunelik ve gölgelikten çıksa, tamamıyla kendine asıl olarak baksa gayet dar bir dairede efkârı ruhu boğulur. Hakikati zapt edemez. Ancak nihayetliliğini, O’nun nihayetsizliğine ayine yapsa hadsiz nurlar bulur. Allah onun bu edepli ve dengeli halinden memnun ve razı olup, ilmel yakin, aynel yakin, hakkal yakin olan meratibi ilmiye kapılarını ona açar…

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle kulun kendini Vasî’ isminin rahmet ve merhametli tasarrufu altında görmesi. Bu hâkimiyet ve ihatanın her şeye yetebileceğini bilmesi. Kalbini muhabbet ile yerlere ve göklere sığmayan Rabbinin mahiyet aynasında sığacağını bilerek, maasi ve masivadan temizleyip hazır hale getirmesi.. tefekkür ile marifetini ziyadeleştirmesi..O’nun kendini eserleri ile tesir ederek bildirmesine karşı kulca bir idrak ve teveccühle durması, herşeyi ile ona sığınması, kalp ve ruh genişliğini kazanması, gelecek endişesinin kaybolması, fakirlik korkusunun gitmesi, ilmiyle, imkanları ve hali ile başkalarının da huzurunu temin edecek, sıkıntılarını giderecek, darlıklarına genişlikler sağlayacak  gayretler içinde çalışması, bu isimden  bir hisse-i azimi ifade eder ölçülerdir.



Bu konumu muhafaza etmek için insan kulluğuna yakışır durumda kalmaya gayret göstermelidir. Kendini beğenmemeli, ibadetine, malına ve say ’ine güvenmemeli, başına bir şey geldiğinde veya bir hedefe gayret ettiğinde yahut ihtiyaçları şiddetlendiğinde ümitsiz olmamalı, sadece O’na teveccüh etmeli, her matlubunu ondan istemeli, O’nu sosuz vasıfları ile tazim etmek vazifesini ifa etmelidir…


.