19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-MÜBDÎ

EL-MÜBDÎ

ANLAMI: Tüm varlıkları, örneksiz, numunesiz olarak ilk baştan icad edip yaratan, kâinatı yoktan hâlk eden demektir.

"Yoktan O yaratır ve tekrar O diriltir." Bürûc sûresi / 13

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Rabbimizin eser-i sanatıyız. Yoktan vücuda getirdiği mahlûklarıyız. O’nun hâlk edişini en güzel gösteren eseriyiz. Hiç kimseye benzemeyen özelliklerimizle, isim ve sıfatlarının şahsımıza mahsus tecellisine mazharız.

Evet, insanının hayra ve güzelliğe karşı olan fıtri meyilleri, Allah’a yakınlaştıracak ihlasa mazhariyeti,  bu ismin insan kabiliyet ve iradesindeki tezahüründendir. Yani; Nasıl o insan, sadece kendine mahsus olan bir sima, farklı cihazatı, muhtelif letaifi ile özelleştirilmiştir. Ve yaratılışı yaratanı ile arasında olan bir nitelikle irtibatı, bire bir tabir edilecek bir münasebeti gösterir. Öyle de İnsandan beklenen de sadece Rabbinin rızasını gözetmesi ve ne yapıyorsa yalnızca onun için yapması, araya başka şeyler bulaştırılmaması anlamına gelir.

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

"Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O'dur." Secde sûresi /7

"Allah'ın mahlûkunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır." Ankebût sûresi /19

…..Evet, Kadîr-i Zülcelâlin iki tarzda icadı var:

Biri ihtirâ’ ve ibdâ’ iledir. Yani hiçten, yoktan vücut veriyor ve ona lâzım herşeyi de hiçten icad edip eline veriyor.

Diğeri inşa ile, san’at iledir. Yani, kemâl-i hikmetini ve çok esmâsının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anâsırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor; her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır.

Evet, Kadîr-i Mutlakın iki tarzda, hem ibdâ’, hem inşa suretinde icadı var. Varı yok etmek ve yoğu var etmek en kolay, en suhuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur. Bir baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı “Yoğu var edemez” diyen adam, yok olmalı!........ Lem'alar | Yirmi Üçüncü Lem'a

….Sen bir mevcutsun. Eğer Kadîr-i Ezelîye kendini versen, bir kibrit çakar gibi, hiçten, yoktan, bir emirle, hadsiz kudretiyle, seni bir anda halk eder… Lem’alar | Yirmi Üçüncü Lem'a

…Hülasa: Yirmi Üçüncü Lem’a Tabiat Risalesi bu konuyu şümullü bir şekilde ders vermektedir…. Okunması tavsiye edilir…

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Bu esma ile bağımızın ifade edildiği ilk bölümde kısaca değinildiği gibi..bu isimden istifade noktasını belirleyen en net özellik İhlâsın tezahürüdür. İnsan kendisin halk edilişinde gösterilen ihtmama karşılık olarak,Rabbinin marziyatı doğrultusunda sadece ona bakan bir niyet ve fiiller ile rızasına teveccüh etmesi, yaratılış akdini yerine getirdiği anlamında gelir.
Çünkü yoktu var edildi.
Onda kimsede olmayan özellikler yaratıldı.


Onda çeşitli hissiyatlar duygular hâlk edildi..O kimseye benzemez yönü ile birdi ve kendi yaratılışın ilkiydi..O bir MÜBDÎ’nin dest-i hilkatinden çıktı…Şimdi o, bu ihsana karşı, hem kendi yaratılışını hem de yaratılmış olanların yaratılış mucizesine tefekkür ile şahit olacak ve şahit olduğu bu tefekküre Rabbini şahit tutacak…………..Ve her işinde tüm istidat,kabiliyet,niyet ve istekliliği ile sadece O'na, yaratanına teveccüh edecek…Yani,” Sen nasıl beni kimseye benzemeyen özellikler ile bir olarak yarattın ben de senin bu ihsanına karşı sadece seni bir bildim………tarzı hayata sahip olacak…


.