19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-KUDDÛS


EL KUDDÛS

ANLAMI: Hatadan, gafletten, her türlü eksiklikten ve noksan sıfatlardan sıfat olarak değil zati olarak münezzeh; pâk, temiz olan, bütün mükemmel sıfatları kendinde toplamış olan ve tüm yaratılmışların mükemmellik tasavvur ve tadat ettikleri fikir ve kanaatleriyle izhar ettikleri tazim ve övgüden yüce ve üstün bulunan demektir. Beşeri ve yaratılmış sair irade ve idrak sahipleri tarafından mutlak bilme açısından ulaşılması imkânsız bu kemâl durumunu, Peygamber Efendimiz (asv)'in;

"Mâ arafnâke hakka marifetike Ya Ma'rûf"  Ey bütün mahlukat tarafından bilinen Rabb'im, Seni bilinmesi gereken ölçüde bilip tanıyamadık."

"Mâ abednâke hakka ibadetike Ya Ma'bûd” yalnızca kendisine ibadet edilen Allah'ım, Sana hakkıyla kulluk edemedik." İfadeleri güzelce göstermektedir.


BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

İnsan tüm imtihan ve İnsani tekâmül sürecinde, safiyet ve arınmada, istikamet dairesinde kalabilmek için yanlışların giderilmesi ve niyet ve fiillerin düzene girmesi noktasında bu isimle fıtraten bağlıdır ve mahiyeti maneviyesi ve maddiyesi itibariyle tecellisine muhtaçtır.

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR:

 Allah bizatihi Kuddüs’tür. Bütün kusur ve noksanlıklardan uzaktır. Zayıflık, zaaf, fark ve ihtiyaç gibi tüm eksikliklerden münezzehtir. Ayrıca bu esma-i ilahiye’nin yaratılmış olan şeyler üzerinde, onları maddi ve manevi kirlerden temizleyici bir niteliği vardır.. Risale-i Nur Külliyatı /Lem'alar /Otuzuncu Lem'a /Birinci Nükte / İsm-i Kuddûs’ün bir nüktesine dairdir.. Dersi bu hakikati şümullü olarak izah etmektedir.


BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikli olarak,İsm-i Kuddûs bahsinde ; Kötü hasletler, bâtıl itikadlar, günahlar, bid’alar mânevî kirlerden olduklarını unutmamalıyız….şeklinde ifade edildiği gibi bu tür durumlardan “Muhakkak ki Allah çok tevbe edenleri ve temiz olanları sever.” Bakara Sûresi, 2:222…müjdesine mazhar olmak için, istiğfarlar ile bu hatalara sebep olan şeylerin kaynağını kurutmak için Rabbimize sığınarak arınmayı temin edebiliriz. Maddi uzuv ve manevi latifelerimizi günahlardan ve dinin yasakladığı kötü davranışlardan uzak tutarak gönül evimizi temiz tutabiliriz. Ve temiz bir kalp pak bir gönül ancak takva yaşantısının bir eseridir ve “Allah’ın mü’min kulunun kalbine sığması” hadisinde ifade edilen ilahi yakınlık için en gerekli olan vaziyet alışıdır. Bu nedenle  seyyiattan ve vesilelerinden kurtulup  ve şuurlu ibadete ve sünnet-i seniyeyi tatbik ederek nurlanmakla bu ismin üzerimizdeki tecelli ve tezahüründen azami istifade edebiliriz.

Bu konuda aşağıdaki müjdeyi düşünmek ve o beşaretten ümitvar olmak ve gereğince davranmanın ehemmiyeti açıkça ortadadır.

"Ancak tevbe edip îmân eden ve sâlih bir amel ile amel eden müstesnâ. İşte onlar var ya, Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir."(Furkan Suresi,70)



 “ Nefs-i emmâre (dâimâ kötülüğü emreden nefis) tahrib ve şer cihetinde nihâyetsiz cinâyet işleyebilir, fakat îcâd ve hayırda iktidârı (gücü) pek azdır ve cüz’îdir. Evet, bir hâneyi bir günde harâb eder, yüz günde yapamaz. Lâkin eğer enâniyeti (benliği ve gurûru) bıraksa, hayrı ve vücûdu tevfîk-ı İlâhiyeden (Allah’ın muvaffak kılmasından) istese, şer ve tahribden ve nefse i‘timaddan (güvenmekten) vazgeçse, istiğfâr ederek tam abd (kul) olsa, o vakit: ” yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât “  [Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir] sırrına mazhar olur. Ondaki nihâyetsiz kābiliyet-i şer (kötülük yapma kābiliyeti), nihâyetsiz kābiliyet-i hayra (iyilik yapma kābiliyetine) inkılâb eder (döner).” (Sözler, 23. Söz)


.