19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-HAYY

EL-HAYY

( bu ismin mahiyeti ile ilgili geniş izah Otuzuncu Lem’anın Beşinci Nüktesi “ İsm-i Hayy’ın bir cilvesi “ dersinde emsalsiz bir nitelikle izah edilmiştir. Bizde konun genişliği ve hakikatinin yüksek talimi cihetinden o ders ile iktifa edeceğiz… )

ANLAMI: Hayatı, ezelî ve ebedî olarak ihata eden, zatı ile Hayy olan, zevalden münezzeh, bütün hayatların kaynağı anlamına gelmektedir.

“ Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyûmdur. Onu ne uyuklama ve ne de uyku tutmaz, gafletin hiçbir çeşidi hiçbir zaman Ona ârız olamaz.” Bakara 255/ Âyete'l-Kürsî )..

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Hayat nurunu O’nun Hayy oluşundan alır. Hayatımız O’nun hayy oluşundan medet alır ve devam eder. Yine hayatımız sonsuzluk cilvesini O’nun ezeli ve ebedi hayat sahibi oluşundan kazanır. Hayat-ı veren ve idare eden o’dur buyurulduğu gibi, tüm hayat sahiplerinin hayatları Hayy isminin tecellisi ile bağlıdır.

Evet dünya ve ahiret  hayat yolculuğumuz bu ismin tecellisinden mahzar olduğumuz nimet sayesindedir…

…………” Hattâ mü'min olan bir insanın dünyanın kuruluşundan sonuna kadar uzanan mânevî bir ömrü vardır. Ve insanın bu mânevî ömrü, ezelden ebede uzanan bir hayat nurundan medet ve yardım alır."..Yirmidokuzuncu Lem’a..

“ O, Hayy’dır. O’ndan başka ilâh yoktur; öyleyse dini O’na halis kılanlar olarak hep O’na dua edin...” (Mü’min Sûresi, 40/65)

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Bu konuyu; Hayy isimin hakikati, tecellisi, şuunatı, ihatası, mahzarlardaki cilveleri gibi birçok özelliğin izah edildiği derse havale ediyoruz.

…………….İsm-i Hayy ve ism-i Muhyînin bir cilve-i âzamından olan “Hayat nedir? Ve mahiyeti ve vazifesi nedir?” sualine karşı, fihristevâri cevap şudur ki: Hayat,

             şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi,

             hem en büyük neticesi,

             hem en parlak nuru,

             hem en lâtif mâyesi,

             hem gayet süzülmüş bir hülâsası,

             hem en mükemmel meyvesi,

             hem en yüksek kemâli,

             hem en güzel cemâli,

             hem en güzel ziyneti,

             hem sırr-ı vahdeti,

             hem rabıta-i ittihadı,

             hem kemâlâtının menşei,

             hem san’at ve mahiyetçe en harika bir zîruhu,

             hem en küçük bir mahlûku bir kâinat hükmüne getiren mu’cizekâr bir hakikati,

             hem güya kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi, koca kâinatın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcudatla münasebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu’cize-i kudrettir…………… Bakınız:Risale-i Nur Külliyatı | Lem'alar | Otuzuncu Lem'a | Beşinci Nükte

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Bu isimden kazanımlar elde etme de öncelik, İnsanın yaratılışındaki ahsen-i takvim hakikatinde kendi gerçek hayatını bulmasıdır.

Böylelikle kendine emanet verilen tüm cihazlarını Rabbimizin razı olacağı, hayata ve hayatı verene layık işlerde istimal ve istihdam etse:………………..(yirmiüçüncü söz’ün tekrar tekrar okunması tavsiye edilir.Bu söz insanın kendi hakikatini anlamasında önemli bir derstir.)

………….Eğer o istidat çekirdeğini İslâmiyet suyuyla, imanın ziyasıyla, ubûdiyet toprağı altında terbiye ederek, evâmir-i Kur’âniyeyi imtisal edip cihâzât-ı mâneviyesini hakikî gayelerine tevcih etse; elbette âlem-i misal ve berzahta dal ve budak verecek ve âlem-i âhiret ve Cennette hadsiz kemâlât ve nimetlere medar olacak bir şecere-i bâkiyenin ve bir hakikat-i daimenin cihâzâtına cami’, kıymettar bir çekirdek ve revnakdâr bir makine ve bu şecere-i kâinatın mübarek ve münevver bir meyvesi olacaktır.

Evet, hakikî terakki ise, insana verilen kalb, sır, ruh, akıl, hattâ hayal ve sair kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek, herbiri kendine lâyık hususî bir vazife-i ubûdiyetle meşgul olmaktadır……………

 …….. " Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur..." Sözler

Netice: Madem dünyada hayat var; elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını sû-i istimal etmeyenler, dâr-ı bekàda ve Cennet-i bâkiyede hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklardır. Âmennâ.




.