19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-HAKK

EL-HAKK

ANLAMI: Varlığı zevalden, değişimden, yokluktan, noksanlıktan müberra ve münezzeh..Vacib'ül Vücud olan, eşyayı hikmetle icad edip, izhar eden…

"Bu da şundandır ki, Allah Hakk'dır. (İnsanların) O'ndan başka taptıkları ise mutlaka batıldır. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür."  (Lokmân sûresi 31/ 30)

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

İnsan Cenab-ı Hakkın hak isminin iktizasınca, hikmetle vücuda getirip âlem-i şahadete çıkardığı bir mahlûkudur.

Bununla birlikte İnsanın için, Cenab-ı Hakk’ın Hak ismindeki ve bütün isimlerinde olan Hak manasının hakikatine.. Yani; O sabit, değişmekten münezzeh, doğru ve gerçek, zatı, sıfatı ve isimleri ile varlığı mutlaktır diye olan imanı esastır.

Ve bu iman ve hak isminin eserlerdeki, kanunlarını, şualarını müşahede etmekle, emir ve teklifteki hikmeti görmek ve kabulle birlikte; Hakla olmak. Yani gerçekle, değişmez hükümlerin sahibinin ortaya çıkardığı ve muhatabiyetini tarif ettiği şekliyle yaşamak.. Hak söylemek, hakla konuşmak, hakkın izharı ve tahakkuku için çalışabilmek bu ismin insan irade ve temayüllerinde tecellisindedir.

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Hak kelime anlamıyla; (Bâtılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vâcib ve lâzım olan. Her sâbit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki mâlikiyyeti. Dâva ve iddia.  Hakikate uygunluk. Geçmiş, harcanmış emek. Pay, hisse. Münasib. Din. İslamiyet. Kur’an. Vukuu vâcib, geleceği şüphesiz olan. Kıyamet. Mahz-ı hakikat. Yapacağını yalansız yapan kimse. (hak etmiş olmakla Musibet.)..gibi manaların karşılığına gelmektedir.

Buradan da anlaşılacağı gibi, Rabbimizin Vacib’ül Vücüd olarak mutlak varlığının hak oluşu, hikmetle yarattığı varlıkların O  hak’tan olduğu ve onlara hayatları ve mahiyetleri çerçevesinde haklar tanındığı, bu hak hakikatinin hem yaşam, hem kanun, hem eser, hem sonuç olarak bir çok şeyi ihtiva ettiği ,sorumluluklar içerdiği, riayet gereken hukukların bulunduğu ve neredeyse her şeyin bu ismin tecelli ve tezahürü ile bir biri ile bağladığı gerçeğidir..

Evet,Cenab-ı Hak hak ile ..yani değişmez zevalden,yokluktan münezzeh varlığı ve  hikmeti ile var ediyor..Hakkını verip,Hak ile yarattığında hakkı var…

Hilkatin gayesi,uluhiyetin muktazisi,rububiyetin marziyatı ile vücuda getirdiğinin de  vazifesini yapmakla ve ya yapmamakla hak ettiği bir karşılığı var..

Hak ile hakkı verilmiş ve hayat sahasına çıkmış her mahlukun bir hakkı hayatı ve bu hakkı içinde muhafazası gereken bir hukuku var..bir birlerine karşı taşıdıkları yükümlülükleri bulunur..hesabı var…

Ve bu hakkın ve hakların yekün bir muhasebesi var...

El hasıl ondan gelen herşeyin,ona rücu edene ,var oluştan mahşer meydanına kadar süren,hakkı görmek, hakkı bulmak,hakkı yaşamak,hakkı korumak gibi bir zimmeti var…

……………….Sakın Feyzî!. Sen gözünü hak yüzünden ayırma,Hakkı gören gerçeklere, hakkı kadar atâ var…..Tarihçe-i Hayat

Ayrıca: ONUNCU SÖZ:ONBİRİNCİ HAKİKAT/ Bab-ı insaniyettir İsm-i hakkın cilvesidir…okunması tavsiye edilir.

Ve;

…. Belki, Senin o sadık elçilerin ve doğru dellâl-ı saltanatının hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn suretinde Senin uhrevî rahmet hazinelerine ve âlem-i bekada ihsanatının definelerine ve dâr-ı saadette tamamiyle zuhur eden güzel isimlerinin harika güzel cilvelerine şehadet, işaret, beşaret ederler. VE BÜTÜN HAKİKATLERİN MERCİİ VE GÜNEŞİ VE HÂMÎSİ OLAN HAK İSMİNİN EN BÜYÜK BİR ŞUÂI, BU HAKİKAT-I EKBER-İ HAŞRİYE OLDUĞUNU, İMAN EDEREK SENİN İBÂDINA DERS VERİYORLAR……Münacat

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle tahkiki bir imanın sahip olmak çok önemlidir.Çünkü hayatın öncesini ve sonrasını ezeli ve ebedi hasiyeti ile ihata etmiş bir hak ve icraat sahibinin marifeti, yakin mertebelerinin en yükseğinde insanın aklına kalbine elzemdir…………………..

Evet, İnsan hayatının her yerinde olan değişimler, firaklar, zevallerin tazip ve tacizinden kurtulmak için; değişmeyen, gerçek olan Rabbi ile kalbini rabt eder, kendini hakka bağlar. Varlığının O’nun varlığından olduğunu idrak eder.

Kulluğu ve İnsani hakikatine olan şuuru ile istidadı nispetinde Hukukullah’ı muhafazaya gayretli ve titiz olur. Bir tabirle Halk içinde Hak ile olur.Kanunlarına karşı itaatkâr davranır. Hayat için yarattıkları arasında tanzim ettiği hukukun ihyasını gözetip, ihlal edilmemesi için hassasiyet içerisindedir. Hareketlerini hikmetli bir plan içinde yapar…Ve hakkın tecelli ettiği herşeyi kabiliyetince  tefekkür etmek yolundan ayrılmaz.

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve «Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.» derler. ALİ İMRAN-191

Ve hakkın zıddı olan batıldan kendini korur.. Hem hakkı, hem de hakikatini korumaya çalışır.




.