19.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / EL-ADL

EL-ADL

ANLAMI: Tüm fiil, icraat ve icatlarında çok adil olan, adaletle hükmeden, asla zulmetmeyen, mahlûkatına layık oldukları adalet ile muamele eden, hak sahiplerine haklarını verip, haklılara mükâfat ve haksızlara mücazat eden, kullarına da âdil olmayı, adaletle davranmayı emreden anlamına gelmektedir. O mutlak adalet sahibidir. Ve bütün yaratılış sistemini tüm muhteviyatı ile adalet ile tesis etmiştir.

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Bu isimle en temel bağımız; yaratılışımız ve hayatımızın sürdürülmesi ve maddi manevi hayatımızda münasebettar olduğumuz tüm yaşam dairesinde bulunanlar üzerindeki tecellidir. Bu direk irtibatın geniş açılımı ; “BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR ” kısmında kısa bir not ile ilgili derse atfen yapılacaktır inşallah.

Bununla birlikte kul kâinatta iş başında bulunan adaleti anlayabilmek ve kavraya bilmek için bu ismin tecellisine muhtaçtır. Bu ismin tecellisinden istifadeye mazhar olmuş bir nazar mutlak adaletin tecellisini zahirde müşahede ettiği gibi, batında da seyreder ve Ahiret nokta-i nazarında adaletin mutlak adalet olduğuna yakin kesbeder ve itikadında öyle de hükmeder.

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Bu isimde Hakem ismi gibi Hazreti Ali KV tarafında İsm-i Âzam olarak ifade edilmiş olan 6 isimden birisidir. Bu konuyla ilgili çok istifadeli olan ders Lem’alar 30’ncu lem’adır. “Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs”olan bu 6 isimin hakikatleri bu bölümde anlatılmaktadır. ADL ismi İkinci Nükte olarak beyan edilmiştir.

Konunun geçtiği derste bu ismin hem kâinat yüzünde hem de şuur sahibi mahlûkatın hayatlarına ve akıbetlerine taalluk eden yönü ile alınmıştır…

“Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz belirli bir miktarla indiririz.” Hicr Sûresi, 15:21…âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veyahut İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan Adl isminin bir cilvesi, Birinci Nükte gibi, Eskişehir Hapishanesinde uzaktan uzağa göründü. Onu yakınlaştırmak için yine temsil yoluyla deriz:

Şu kâinat öyle bir saraydır ki, o sarayda mütemadiyen tahrip ve tamir içinde çalkanan bir şehir var. Ve o şehirde her vakit harp ve hicret içinde kaynayan bir memleket var. Ve o memlekette her zaman mevt ve hayat içinde yuvarlanan bir âlem var.

Halbuki, o sarayda, o şehirde, o memlekette, o âlemde o derece hayret-engiz bir muvazene, bir mizan, bir tevzin hükmediyor; bilbedâhe ispat eder ki, bu hadsiz mevcudatta olan hadsiz tahavvülât ve vâridat ve masarif, herbir anda umum kâinatı görür, nazar-ı teftişinden geçirir birtek Zâtın mizanıyla ölçülür, tartılır. ………………………………………Hâşâ, yüz bin defa hâşâ! Bir sineğin hakk-ı hayatını rahîmâne muhafaza eden bir rahmet, bir hikmet, acaba haşri getirmemekle, umum zîşuurların hadsiz hukuk-u hayatlarını ve nihayetsiz mevcudatın nihayetsiz hukuklarını zayi eder mi?..........İlgili ders’ten… Okunması tavsiye edilir.

“Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.) Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz." Enbiyâ sûresi (21)

"O gün kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür." Zilzâl sûresi (99), 7, 8

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle insan bu tecelli ile adaletli bir nazar ve fiile meleke sahibi olmalıdır. Bu melekeye sahip olmak ise alemde ve kendi üzerinde bu ismin tecellilerini müşahede etmek yakin kazanmak  ile gelişecek bir durumdur. Kul sahibinin ADL ismini hakikati işe müşahede ettiğinde, Allah’ı bilmesine bu isimle ilgili insibağ Boyanma,renklenme) meydana gelir.

Böylelikle nefsi bu isim ile beslenmeye başlar. Kalbinde takva esasları yerleşir. Amelinde ihlas ve ruhunda güzel ahlâk tezahür eder. Sonuç olarak da kendi güven ve sükûnet bulmuş itminanı ile birlikte, bulunduğu cemiyet içinde kendine taalluk eden insani meselelerde ifrattan ve tefritten uzak durup, insaflı bir nazara malikiyetle müstakim davranır ve adaleti muhafaza etmeye muktedir olur.

.