18.11.17

ESMÂÜ'L-HÜSNÂ NOTLARI / ED-DÂRR / EN-NÂFİ

ED-DÂRR / EN-NÂFİ

ANLAMI:

ED-DÂRR, Dilediğinde zarar ve elem verici şeyleri yaratan ve mahlûkatını hikmetiyle sıkıntılı durumla duçar eden…

“...Rahmân (olan Allah), bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati bana bir fayda vermez, beni kurtaramazlar.” (Yâsin Sûresi /23)

EN-NÂFİ, Faydalı, yarar verici şeyleri yaratan, iyiliğe yönelten ve ulaştıran, lütuf kapılarını keremi ile açan, mutlak hayra kavuşturan…

……… hayrı mutlaktan hayır gelir, cemili mutlaktan güzellik gelir, Hakimi mutlak ‘tan abes bir şey gelmez………….Sözler.

BU İSİM İLE GENEL ANLAMDAKİ BAĞIMIZ:

Özetle:……..” Zarar ve menfaat Onun elindedir. O hem Hakîmdir, abes iş yapmaz; hem Rahîmdir, ihsanı, merhameti çoktur.' diye itikad ettiğinden, her şeyde bir hazine-i rahmet kapısını bulur, dua ile çalar. Hem her şeyi kendi Rabbisinin emrine musahhar görür. Rabbisine iltica eder, tevekkül ile istinad edip her musibete karşı tahassun eder. Îmânı ona bir emniyet-i tamme verir."..Sözler

BU İSMİN HAKİKATİNE DAİR;

Bu isimler iman rükünleri içinde “hayrıhi ve şerrihi”olarak hayrın ve şerrin yaratılmasının Allah’tan olduğuna iman ettiğimiz iki hususu da ifade eder… Yukarıda da Risale-i Nur’dan alıntı ile ifade edildiği gibi “hayrı mutlaktan hayır gelir, cemili mutlaktan güzellik gelir, Hâkimi mutlak ‘tan abes bir şey gelmez” Hem yine şerrin hilkati noktasında Nurlarda ifade edilen; “Kesb-i şer, şerdir; halk-ı şer, şer değildir. ”…yani şerri işlemek şerdir, yaratmak değil diye izah edilen derslerde ifade edildiği gibi, Allah zararlı faydalı ne varsa her şeyin hilkatini yed-i kudretinde tutar. Bu ulûhiyet ve rububiyetin muktezasıdır ve Allah C.C bunlara hem Hâkimdir ve Kadirdir. Ve şunu unutmamak lazımdır ki: Allah C.C hayra taraftar, Şerre taraftar değildir. Bu nedenle ikazlarda bulunmakta, doğru yola binler vesile ile davet etmektedir. Ancak insanın ihtiyarıyla yahut kâinata koyulan kanunların işleyişindeki binler hikmet sonucunda ortaya çıkan maksatlı ve adaletli sonuçlar da onun takdiri iledir.

……….Meselâ ateşin yüz hayırlı neticeleri var. Fakat bazı insanlar, sû-i ihtiyarıyla ateşi kendilerine şer yapmakla, “Ateşin icadı şerdir” diyemezler.

Öyle de, şeytanların icadı, terakkiyât-ı insaniye gibi çok hikmetli neticeleri olmakla beraber, sû-i ihtiyarıyla ve yanlış kesbiyle şeytanlara mağlûp olmakla, “Şeytanın hilkati şerdir” diyemez. Belki o, kendi kesbiyle kendine şer yaptı.

Evet, kesb ise, mübaşeret-i cüz’iye olduğu için, hususî bir netice-i şerriyenin mazharı olur; o kesb-i şer, şer olur. Fakat icad umum neticelere baktığı için, icad-ı şer, şer değil, belki hayırdır….Lem’alar

“…Her nerede olsanız olun, ölüm size yetişir, göklere yükselmiş burçlarda da olsanız. Bununla beraber kendilerine bir güzellik erişti mi «Bu Allah'tandır» diyorlar, bir felaket dokundu mu «Bu sendendir» diyorlar. De ki: «Hepsi Allah'tandır!» Fakat niye bu adamlar söz anlamaya çalışmıyorlar?.. Nisâ/78

Hülasa; Allah zarar ve fayda veren şeylerin yaratıcısıdır. Her olumlu olumsuz şey onun izni ile gerçekleşir. Ve bu iki konuya insanların duçar olması veya hayır ve şerle karşı karşıya kaldıklarında iradeleri ile sergiledikleri tercih ve davranışlarla insanın imtihan olduğu en açık konulardır.

BU ESMA-İ İLAHİYEDEN İYİ HUYLAR, ULVİ HİSLER, DOĞRU FİKİR VE GÜZEL DÜŞÜNCELER İLE YÜKSEK AHLÂK EDİNME;

Öncelikle ne olursa olsun İnsan; fenalıklarla meşgul olmaktan içtinap edip,

……… “Bu acip işler birbiriyle alâkadardır. Hem bir emirle hareket ederler gibi görünüyor. Öyle ise bu işlerde bir tılsım vardır. Evet, bunlar bir gizli hâkimin emriyle dönerler. Öyle ise ben yalnız değilim. O gizli hâkim bana bakıyor, beni tecrübe ediyor, bir maksat için beni bir yere sevk edip davet ediyor.” Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş’et eder ki: “Acaba beni tecrübe edip kendini bana tanıttırmak isteyen ve bu acip yolla bir maksada sevk eden kimdir?” Sözler…..bakış açısını korumalı ve …. “Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.”…duruşunu sergilemelidir…

İkinci olarak Rabbimize karşı hüsnü zannımızı muhafaza ile  itimat etmek çok önemlidir…

......Eski Harb-i Umumîden evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: "Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir; O Rahîmdir ve Hakîmdir."....Bediüzzaman

…. Madem Onun rububiyetine razıyız; o rububiyeti noktasında verdiği şeye rıza lâzım. Kazâ ve kaderine itirazı işmam eder bir tarzda ah, of edip şekvâ etmek, bir nevi kaderi tenkittir, rahîmiyetini ittihamdır. Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar. Rahmeti ittiham eden, rahmetten mahrum kalır. Kırılmış elle intikam almak için o eli istimal etmek nasıl kırılmasını tezyid ediyor; öyle de, musibete giriftar olan adam, itirazkârâne şekvâ ve merakla onu karşılamak, musibeti ikileştiriyor….Lem’alar

Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı Zülcelâlin memlûküsün.Öyle ise, sen kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme. Çünkü hayatı veren Odur, idare eden de Odur.Hem dünya sahipsiz değil ki! Sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvâlini düşünüp merak etme. Çünkü onun sahibi Hakîmdir, Alîmdir.Sen de misafirsin; fuzulî olarak karışma, karıştırma.

Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat başıboş değiller; belki vazifedar memurdurlar, bir Hakîm-i Rahîmin nazarındadırlar. Onların âlâm ve meşakkatlerini düşünüp ruhuna elem çektirme;ve onların Hâlık-ı Rahîminin rahmetinden daha ileri şefkatini sürme.Hem sana düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ tâun ve tufan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri o Rahîm-i Hakîmin elindedirler.O Hakîmdir, abes iş yapmaz; Rahîmdir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var………. Otuz İkinci Söz | Üçüncü Mevkıf

Bırak ey biçare feryadı belâdan kıl tevekkül,
Zira feryat belâ ender hatâ ender belâdır bil.
Eğer belâ vereni buldunsa, safâ ender atâ ender belâdır bil.
Eğer bulmazsan, bütün dünya cefâ ender fenâ ender belâdır bil.
Cihan dolu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan? Gel, tevekkül kıl.
Tevekkülle belâ yüzünde gül, tâ o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül…Lem’alar


.