20.10.16

Fıtrat lisanı

Değerli Dostlar!

Kaliteli fikirler, hedefli düşünceler mahiyetlerinde istikrar, sadakat ve gayret beslediklerinde maksatlarına ulaşabilirler.

Hayatın deneyimsel boyutunda, kontrol altında tutulabilen hiçbir gider, zayiat, zarar olarak addedilmemeli. İnsan karar verme noktasında bu sermayeden istifade edebileceği gibi, kişilik ve karakteristik niteliği ile niyet bağlamında da kazançlı çıkabilir. Yeter ki izlenebilir olsunlar.

Ömür geçmekte, veda zamanı yaklaşmakta ve insan kendi hayat kitabını harf harf, kelime kelime, cümle cümle işlemektedir. İçinde bir mana olan ve bir nedene bağlı yaşamak çok az insana verilmiş değerle olsa gerek. Kimi insanlar bu kıymetin şuurunda nefes almak ve nefes aldırmak adına çırpınırlar. İlke ve idealleri olan bu insanların yapıları, takdir edebilme, itaat meyilli, dinleyebilme, kabul edebilme mizacı sağlıklı olan diğer insanlara yol gösterici bir rol üstlenirler.
Ölçüsü ilim, saygı, feragat, fedakârlık gibi keyfiyete ait olan bu kimlikler, uyum içerisinde yaşayabilirler. İçerisinde kardeşlik ve sevgi barındıramayan bir cemiyet hayatı yok olur. Eğer bu sevgisizlik şahsi kalsa, ferdi hayatın iflası anlamına gelir.

İnsanlık tarihiyle asrımıza kadar intikal eden değerlere bakıldığında aslında hiçte kolay elde edilmiş şeyler olmadığı anlaşılır.
Mesela ahlaki tanımlar,
Dünya görüşleri. Yaşam notları,
Hayatın mahiyeti,
Tabiat, insan fıtratı, kötü hasletler, neticeler,
ve ömrün sona ermesiyle soyut tanımlar ve somut çıktılar gibi..Bütün Âdem neslini ilgilendiren bir deveran dönüşü…Dünya denilen sergi kuruldu kurulalı milyarlarca insanın gelip geçtiği bir Pazar yerinden yapılan alış verişin,koltuk altına alınan bir değerin anlamı büyük olsa gerek.

İnsanın doğru bir şeye doğru demesi, gördüğü bir güzelliği takdir etmesi, nitelikli bir hayatı yaşamak noktasında taklit etmesi, bilmediğini bilmesi ve öğrenmek isteğine sahip olması ve bu özelliği ile kendinde bir görev tanımlaması yapabilmesi ciddi ve gerçek insanlık adına bir hayat kalitesidir.

Perdeleri kapalı olmak, idrak ve kabul kapısını mühürlemek, ancak kayıtsız ve tepkisiz kalmanın bir eseri olabilir. Duyuları zarar görmüş veya kullanılmadığında körelmiş bir insanın, hayattan ve içindeki olgulardan şikâyet etmeye hakkı yoktur.

Aslında yaşam boydan boya bir nezaket algısı ve zarafet yaklaşımından ibarettir. Böyle bir estetiği prensi yaklaşımı içinde ele alamayan bir irade her şeyin karanlık yönüyle ilgilenmek zorunda kalacaktır.

Teşekkür edemeyen bir insanın medeni insanlarla beraber alış verişte bulunması süreklilik noktasında mümkün değildir. Yemek adabını bilmeyen bir insanın sofra adabı ile mümtaz bir davete katılabilmesi imkânsızdır. Diksiyonu olmayan, konuşma üslubundan noksan kaba bir insanın, nazik ve mütevazı insanlar arasındaki konuşması dikkat ve itibar noktasında bir anlam ifade etmez.
Dolayısıyla dünyanın bu yanını idrak edemeyen bir bakış açısı elbette kendisi gibi olan bir nev ile hareket edecek ve kavrayamadığı bu sanatsal yapıya yabani kalacaktır. Bu cehalet hırçınlığa sebep olabilir ve bu tür insanların tahrip meyli ziyadeleşir. Ayı'nın yetişemediği asma misali…

Güzel insanları izlemek, güzel sözleri dinlemek, hayata değer katan hakiki tanımlardan istifade etmek, takdir edilesi olanı takdir, şükran sunulası işlere şükran, tebrikler hak eden şeyleri tebrik etmek, bir birine bağlı müteselsil birçok güzelliğe davet edilmek anlamını taşır…


Değerli Dostlar!

İnsan kendi şahsi,ailevi ihtiyaçlarını düşünmek ve gereksinimlerini tedarik etmek noktasında nasıl dikkatli davranıyorsa..manevi ihtiyaçları için belki daha ziyade titiz davranmalıdır.Kalbini huzuru erdirmek,aklının eline bir ışık,ruhuna bir yaşam kaynağı bulmak ve ölümü yol üstünden kaldırmak için gerekli hassasiyeti şuurla göstermelidir.

Keşifler ile süren bir hayat..içsel bir yolculuk..bir dua derinliği..bir tefekkür düşünce bilinci..özür dileyebilme,bir iltica yeteneği,güzelliği görmek için sıçrayabilen dizler,gökyüzüne ulaşabilecek itaatkar bir baş kaldırış..yüksek ve ulvi yaklaşımlar..büyük niyetler..ve kim için ve kime karşı gösterildiği ile kıymet kazanan boyun büküşler,erdem ve kazanım noktasında sonsuzluk iklimlerinin rüzgarlarını gerçek insanlık üzerinde estirebilir.

Çünkü bilinmeli ki; tüm yapılabilenler ve yapılma isteği ve samimiyeti olmasına rağmen gerçekleştirilemeyen düşünceler, hakiki anlamıyla bir sadakatin ve yaratılışa ait verilmiş bir ahdin tezahürüdür. Ve yaratıcıya arz edilen fıtri bir taahhüdün ibrazı, ilanıdır.

Yoksa insanın kendi dünyasını bir saniyede alt üst edebilmesinin yanı sıra, bütün insanlık toplansa dünyanın işleyişine ait bir nizamı bozmak noktasında müdahil olamazlar. İstedikleri mevsimi getiremezler. Bir sinek kanadını yaratamazlar. Uçsuz bucaksız, hesap rakamlarıyla ölçülemeyen genişlikte bir saat gibi çalışan evrenin kurucu ve idare adicisinin hiçbir şeye ve hiçbir yardımcıya ve hiçbir kimsenin görüş ve önerisine ihtiyacı olmadığı gayet açıktır. Kirpiklerinin kontrolü bile kendisine bırakılmamış bir insanın, sonsuza karşı müstağni ve ihtiyaçsız görünmesi ve isyankâr tutumu ancak bindiği dalı telafisi imkânsız bir zararla kesmesi anlamına gelir.

İdrak nezafeti ve kendini sevdirme yaklaşımı, içsel ve kişiye özel kutlu bir yaklaşımdır. İnsan kendinden istenileni bilmekle yükümlüdür. Dostlarını tanımak, doğru yolda gidenlerin yolundan yürümekle sorumludur. En azından bu doğru açıyı aramak ve istemek şuurunda bulunmalıdır ki; güzel bir misafir olarak kabul edilsin ve ebedi memnuniyetler içerisinde ikramlara mazhar olsun…

Değerli Dostlar!

Aslında yazmak paylaşmak istediğim konu bam başka bir şeydi.Küresel Buhran yazısına yorum yapan bir kıymetli dostumuzun düşüncesine atfen;evet evet doğru söyledin..manasında birkaç kelime ifade etmekti.İnsan ne olursa olsun doğruluğu delillerle desteklenmiş,hadsiz katılımcısı olan bir davada yoluna devam etmeli,insanların hoşnutluğunu değil,insanlığın sahibinin memnuniyetini gözetmeli ve hayal kırıklıklarına bu manada önem vermemeli hakikatini tasdik ettiğimi söyleyebilmekti.

Hevesleri için yaşamayan ve hevesleri uğruna yaşamaktan kurtulmak için çabalayan tüm dostlar..Dua ile kalın………………