20.10.16

Ateş mi toprak mı?

En eski düşmanlık Şeytanın Âdeme olan düşmanlığı ve dolayısıyla tüm âdemoğullarına olan düşmanlığın başladığı noktadır.

Bu düşmanlığın çarpan etkisinde şöyle bir sonuç ortaya çıkmıştır. Şeytan, Âdemoğluna düşmandır. Âdemoğlu da Allah’a düşmanlık yapmaktadır.

Konunun düşmanlık tarafını ele aldığımızdan..bu düşmanlığa düşmanlık edip şeytanı düşman olarak ilan edip her desisesi ve fitnesiyle uğraşıp şeytanın mağlup edemediği kısım bu yazıdaki mevzunun şimdilik dışındadır.

Kibir temelli olan bu yol ayrımında şeytanın yürüttüğü felsefe, yaptığı kıyas ölçüsüyle onu şeytan yapan kimliği tanımlamıştır.

Ateşten yaratılmış olmanın, topraktan yaratılmış olmaya üstün olduğu hakkında fikir yürütmüş ve kendi yolunun açılmasına sebep olmuştur.

Neye göre ateş topraktan üstündür bu ise onun ilk olarak kendine şeytanlık yaptığı muammayı ortaya koyar. Yani şeytan yaptığı felsefe ile ilk olarak kendini kandırmıştır. Sonra Âdem ve Havva’nın affa müstahak olan aldanmaları gelmektedir. Burada şeytan için ikinci ve en ağır darbe kendini düşürdüğü açığın af özelliğinin olmayacağı bir derinlik olmakla birlikte, kandırdığı âdemoğulları hakkında bir bağışlanmanın, onun tüm emeklerini boşa çıkaracak bir özelliğinin olmasıdır.

Şeytan tüm şartlarda en aldanmış ve en mağlup en neticesiz işlerin sahibi olması ile birlikte, hatasını fark edip kendini temizlenme kapısını getiremeyenleri kendi hedefi doğrultusunda yönlendirmektedir. Yani yukarıda ifade edilen, âdemoğluna düşmanlık yapmakla, onu Allah’ın düşmanı olarak desteklemesi ve ele geçirmesiyle, insanoğluna olan düşmanlığını kat be kat ortaya koyacak faaliyetler yürütmektedir.

Bu çalışmalarını o kadar planlı ve gizli yapmaktadır ki; hiçbir kötülük ve fenalığın ve çirkin işlerin hiçbir yerinde sebep olarak görülmez. Hiç kimse onu suçlamaz. Çünkü bu savaş planının en temel dürtüsü, kendisine tabi olanlara kendisini inkâr ettirmesi ve bizzat her fiilin faili olarak yapılan işleri kendisini takip eden insanlara sahiplendirmesidir.

Elhasıl filanca örgüt neticeyi üstlenir.

Kullanılan jargon bellidir.Kelimeler söylemler tek kalıptır.Bu meşum literatürlerin kullandığı diller çürür,hayattan çekilir,veya işe yaramadığı için unutulur,ölüme terk edilir vs. Şeytanın onda kullanacağı bir şey kalmadığında tüm elde ettiği sermaye ile bir kenara atılır.Onlarca güzellik kraliçeleri..jönler..rol modeller..şimdi yaşlanmış ve sevilmek beklentisi içinde olup nefret gören yüzler…Nice katiller..hırsızlar.Uyuşturucu bağımlıları,yakıp yıkanlar…Yakılıp yıkılanlarla doludur geçmişin defteri.

Aynı oyununun devam etmesi için yeni yüzler, yeni jönler, yeni artistler, yeni zalimler lazımdır. Ve sahne aynı senaryo ile canlı kalır.

Ancak temel aldatılma planı en eski kıyasla yoluna devam eder. Ateş topraktan üstündür…
Şeytan tüm aldatmasını kendini aldattığı felasifesi üzerinden yapılandırır. Çünkü bu savın fikir babası ve iddiacısı o’dur. Dolayısıyla kendi tezinin doğruluğunu ne pahasına olursa olsun uygulamakta kararlıdır.

İnsanoğlunun aldanmasında ve ya yolunu şaşırmasının içeriği irdelendiğinde, İblisin felsefesinin gölgesi, aslı, neticesi, düşüncesi, etkisi görünür.

Cinayetler,hıyanetler,hileler,alçaklıklar tamamıyla bu üstünlüğün değişik versiyon algılarıyla işlenir.Tüm maktuller ölümü hak etmiş,tüm hıyanete uğrayanlar bu ihanete kendileri sebep olmuştur.Tüm hile ve kandırmacalara duçar olanlar ezilmesi gerekenlerdir..çünkü onlar topraktandırlar.

Çarpan etkisinin insanoğlunu Allah’a düşman etmesi..bu eski düşmanın adeta kendisinin direk olarak yapmaktan çekindiği ve hiçbir etkinliğinin olmadığı düşmanlığı,Allah’ın yarattığı ve üstünlük noktasında vasfettiğine yaptırmak,onun kendi tezini ahmakçasına da olsa Allah’a ispatlamak çabası düşünülebilir.

Burada söz konusu olan en önemli ayrıntı,tüm bu hareketliliğin bir “Mühlet” ile sınırlandırılması ve özgürleştirilmesidir.Fakat bu düşmanlığın ve mühletin başladığı noktayı bilmeyenler..nereden gelip nereye gidiyoruz diye düşünmeyenler..bunu dert edinmeyip oyuna hep yarı yoldan katılanların gözünden bu mühlet meselesi kaçtığında,var olan süreç sonsuz bir döngü yanılgısını yansıtmaya başlar ve âdemoğlunun büyük bir kısmı aldanır.

Şeytanın felsefesine göre görünenden başka bir şey yoktur..ve her şey kıymetsiz bir şeye inkılap edecek ve sonunda TOPRAK olunacaktır..Yani tamamen değersiz bir kayboluş..toprak gibi değersiz…Ne kadar dikkat çekici…Sonunda TOPRAK olacağız…

O zaman ateşin üstünlüğü ile yaşa..yak yık..tahrip et..tutuştur..Evi yak,şehri yak,ormanı yak,ülkeyi yak,dünyayı yak,insanı yak,çocukları yak,hayvanları yak,gönülleri yak..sadece yak..Çünkü bu uğursuz lanetli felsefeye göre ATEŞ ÜSTÜNDÜR…

Evet Dostlar..

İnsanoğlunun Allah’a düşman olmasının söylemsel olarak ilan edilmesi her insi şeytanın yapabileceği bir şey değil. Ancak fiilsel olarak, tüm kutsal değerlere ve tanımlanmış hak, hukuk, adalet gibi değerlere karşı ihlal hareketinde bulunmak ve hiçbir ahlaki olguyu kabul etmeyip çiğnemek, şefkat ve merhametten uzak durmak, hiçbir dini ölçüyü kabul etmemek ki özellikle İslamiyet dinine ait her şey düşman olmak tamamen şeytanın eli ayağı gibi davranma adeta ona vücut olmak anlamına gelmektedir.Tarihte olsun,bugün olsun bunun örnekleri tüm toplumsal yozlaşma,küresel terör,savaş vs..her yerde görmek mümkün.Ve aslında tüm bu bozuk,yıkıcı ve yıkılan sahnede yer almak bir dizi şeytani eğitimden geçmek neticesinde mümkün olmaktadır.

İnsanoğlunun beslenen bencilliği, hayat algısındaki faydacı yaklaşım, her şeyi kendi isteklerine feda etme eğilimi, maddi manevi vazifelerinde gösterdiği tembellik, kendini beğenmek, beğendirmeye çalışmak, sadece kendini düşünmek, iyi görünmek, önemsenme isteği, üstünlük tavrı, yalnız kendi fikrine önem vermek, sürekli tahrip mazeretleri, her şeyi suçlamak, her şeyde bir hakkının olduğunu düşünmek, makamlara göz dikmek, zenginliğe ve güce ulaşmak, hâkimiyet kurmak, korkulur olmak, herkesin çekindiği bir konuma gelmek, istediği şeyi elde etmek hissine sahip olmak gibi kötü ahlak sahibi olmak, şeytanın ordusuna hazır asker konumunda olmak anlamına gelir.

Ve şeytanın elindeki tüm sermaye budur. Ve bu sermeye yukarıda değinildiği vecihle ateşin üstünlüğünün öz kaynağıdır. Değişik cihetler, değişik kabiliyetler, toplumlar, cemiyetler, mezhepler, politikalar vs. arasında aktif olarak kullanılır. İblise el ayak olanlar kendi çıkarlarından başlayan bir silsileyi ta ülkelerin çıkarlarına, kendi inançlarının çıkarlarına kadar bir daireye taşıyıp dünyayı ateşe verebilirler.

Ve dünya ateşe verilir.Yaş kuru ne varsa yanar..bir mühlet için zıtlar bir birinin içinde ve karışık bir şekilde durur.Ve her şey bir biriyle çarpışır…Vaktaki mühlet biter..gerek şahsi,gerek nevi,gerekse kürevi kıyamet kopar…Her şey layık olduğu yere çekilir.

Değerli Dostlar Ezcümle;

Elimizdekiler ateş mi toprak mı?