Öyle bir Allah'a hamd olsun ki, kâinat ile tâbir edilen şu
kitab-ı kebîr ve onun tefsiri olan Kur'ân-ı Azîmüşşanın beyanına göre bütün
babları ile fasılları ve bütün sayfaları ile satırları ve bütün kelimatı ile
harfleri, o Zât-ı Akdese, sıfât-ı cemâliye ve kemâliyesini izhar ile hamd ü
senâhandır. Şöyle ki:
O kitab-ı kebîrin herbir nakşı, küçük olsun, büyük olsun, karınca
kaderince, Vâhid ve Samed olan Nakkaşının evsaf-ı celâliyesini izhar ile hamd-ü
senâlar eder. Ve kezâ, o kitabın herbir yazısı, Rahmân ve Rahîm olan Kâtibinin
evsâf-ı cemâlini göstermekle senâhan oluyor. Ve kezâ, o kitabın bütün yazıları
noktaları, nakışları, Esmâ-i Hüsnânın tecelliyat ve cilvelerine mâkes ve mazhar
olmak cihetiyle, o Zât-ı Akdesi takdis, tahmid, temcid ile senâhandır.
Ve kezâ,
o kitabın her bir nazmı, kasidesi, Kadîr, Alîm olan Nâzımını takdis ile tahmid
eyler.
29’ncu Lem’a Tercümesinden
...
İlgilisine: "ONUN İLMİ DIŞINDA BİR YAPRAK BİLE DÜŞMEZ."(En'âm, 6/59)
...